AHMET ŞEKÜR BEY

 

Ahmet Şekûr Bey; Emin Bey ve Hüsnü Melek Hanım’ın oğlu ve Ali Feham Bey’in kardeşidir. Tayyareci Vecihi Hürkuş’un da amcasıdır.
İstanbul Nuruosmaniye,1856 (R:1291 doğumlu olduğu bilinen Ahmet Şekûr Bey, 1875 yılında Mekteb-i Harbiyye’den mezun olur. Aynı yıl bu okula meç muallimi olarak atanır.
1888 tarihli salnamede; Ahmet Şekûr’un binbaşı ve 1894 tarihli Mirat-ı Harbiye’de, Kaymakam olarak Harbiye’nin meç ve harita hocası olduğu belirtilir.
Ahmet Şekûr, 1895 yılında altın ve gümüş imtiyaz madalyalarıyla taltif edilir. 18 Ocak 1896 (1311) tarihinde İstanbul’da Arnavutköy Akıntıburnu’ndaki yalıda, Rum’ların haçı suya attıkları günde doğan yeğeni Vecihi Hürkuş’un babası İstanbul’lu bir aileden Gümrük Müfettişi Faham Bey, annesi Zeliha Neyir Hanım’dır. Üç yaşında iken babası ölmüş, çok genç yaşında dul kalan annesi, üç küçük çocukla birlikte kayınbiraderi Harbiye’de Eskrim ve Resim hocası olan Şekûr Bey’in yanına sığınmıştır. 

1898’de Harbiye’deki öğretmenliğine ek olarak Meclis-i Maarif-i Askeriye üyeliğine atanır. Osmanî, Mecîdi; altın ve seniye madalyalarıyla da taltif edilir.
Ahmet Şekûr, Hoca Ali Rıza’nın çok beğendiği ve hakkında büyük ümitler beslediği talebelerindendir.
Bu bilgileri Sami Yetik şu satırlarla doğrular:


“Resim müzemizde eserleri bulunan Kaymakam Şekür, Harbiye Mektebi meç ve iskrim muallimi olarak tanınmış, resimle de iştigal ettiği söylenir bir zattı”.
(Yetik, 1940, s.84).   

Vecihi Bey, Kızlarına Şekür Bey’i Şu Sözlerle Anlatır;

“…Şekür* Bey büyük amcanız, bila veleddir*. Dedeniz Ali Feham Bey 3 çocuk sahibidir. Hayreddin Bey, Vecihi baban ve Şehit Remziye Hanım Halan.
Babam çok genç yaşta hayata gözlerini yummuştur. Bu acı ölüm üzerine çok genç olan babaannen, henüz bizler de çok küçük yaşlarda olduğumuz için amca şefkatine sığınmak zaruretinde kalmış ve Şekür Bey amcamız çocuksuz olduğu için onun Vefa’daki konağına nakletmişiz.

O konakta kaldığımız müddet rahmetli babaannenin sözüne göre iki sene kadardır. Şekür Bey amcamız çok mütedeyyin* bir zat olarak daima ve yüksek derecede zikir ve ibadet ile meşgul olduğundan akli durumu bozulmuş, melankoli tesiriyle tekaüde sevk edildikten* sonra tamamen münzevi* bir hayata geçtiği için, Ali Bey amcamız, bizi taht-ı terbitine almış ve Arnavut köyündeki yalıya nakletmişiz…”

*ŞEKÛR: 1-Allahın 99 isminden biri. 2- Şükreden
*Bila Veled: Çocuksuz
*Mütedeyyin: Dine bağlı
*Tekaüde Sevk Edilmek: Emekli olmak
*Münzevi: İnzivaya çekilen

ESERLERİNDEN 

“KÂĞITHANE DERESİ” 

 

Tuval üzerine yağlıboya resim (69.5 x 100cm.)
Tablo, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ndedir.
Ahmet Şekûr’un “Kâğıthane Deresi” resmi de asker ressamların duyarlığını yansıtan resimlere imza attığını kanıtlamaktadır.

 

“DÜZCE OVASI”

Fotoğraftan yararlanılarak yapılmıştır.
Tablo, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ndedir.

“BURSA’DAN ÇEKİRGE”

Tuval üzerine yağlıboya resim (73 x 99 cm.)
Fotoğraftan yararlanılarak yapılmıştır.
Tablo, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ndedir.

“LEFKE KASABASI” (SAKARYA NEHRİ) / ÖNÜNDEN BİR DERE GEÇEN KÖY

19. Yüzyılın sonunda yapılmıştır.
Tuval üzerine yağlıboya resim (89 x 116,5 cm.)
Tablo, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ndedir.


“Lefke Kasabası” adlı tablonun fotoğraftan yapılmış olması nedeniyle, Ahmet Şekûr’un baskı resim ve fotoğraf gibi araçlardan kaynaklanan sanatçılar arasında değerlendirilmesi gerekir. Bu araçları kullanabilmek, mesleki bilgi ve deneyimlerini üstün beceri düzeyine ulaştırmış yeteneklere özgüdür.
“1890 yıllarının koşullarında çekilmiş fotoğraf, derinliklerden ve yeterli netlikten uzak görünmektedir. Kaymakam Ahmet Şekûr, askeri okullarda öğrendiği bilgilerle, seçtiği ya da kendisine verilmiş olan geniş mekânlı panoramik bir kasaba fotoğrafını hareket noktası olarak ele alıyor.” (Çoker, 1983, s.5)
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan, “Lefke Kasabasından Görünüm” adlı 19. yüzyıl sonuna tarihlenen resim, Pertev Boyar’ın 1948 tarihli Türk Ressamları kitabının 58. sayfasında yer almaktadır. Bu resim Asker ressamların fotoğraf karşısında çalıştıkları düşüncesinin başlamasına ve bu konunun kanıtlanmasına yol açan bir çalışma olarak da önem taşır.
Dönemin resim anlayışı içinde ele alındığında inanılmaz bir kompozisyon düzeni ve perspektif anlayışı yansıtan Şekûr resimlerinin altyapısında, fotoğrafların varlığı açıkça belli olmaktadır.

Tablo 15.03.1971 tarihinde “Tablo-3 Türk Ressamları Ahmet Şekür- Ahmet Ragıp Bıçakcılar” konulu anma pulları, 2,50 ETL (250 Kuruş) olmak üzere toplam 5.00 ETL (500 Kuruş) bedelle, bu pullara ait İlk Gün Zarfı ile hazırlanarak basılmıştır.

 LEFKE / Bilecik İli Osmaneli İlçesi

Eski bir yerleşim merkezi olan Osmaneli’nin adı, 1914 yılına kadar Melagina, Leukae, Lefke ve Pefka olarak geçmektedir. Lefke ve Pefka adlarının Rumca’da “kavaklık güzel yer”, “kavaklık ve çamlık güzel yer ve “bağlık, bahçelik ve kavaklık güzel yer” anlamlarını taşıdığını belirten üç farklı ifade vardır. Osmaneli’nden geçen Sakarya nehrinin kenarında bulunan kavaklıklar, çam ağaçlarının oluşturduğu ormanlar ve üzüm bağlarının bulunması, ayrıca İznik’in güneye açılan kapısının isminin “Lefke Kapı” olması bu tanımları desteklemektedir.

  

PUL VE İLK GÜN ZARFI:

ASKERİ RESSAMLAR:

Beşiktaşlı Tevfik • Giritli Hüseyin • Karagümrüklü Hüseyin • Darüşşafakalı Hüseyin • Mirlivâ Osman Nuri • Servili Ahmet Emin • Kaymakam Ahmet Şekür • Üsküdarlı Osman • Bedri Kulları • Ferik İbrahim Paşa • Ferik Tevfik Paşa • Hüsnü Yusuf Bey • Şeker Ahmet Ali Paşa • Süleyman Seyyid • Hüseyin Zekâi • Osman Nuri Paşa

Pin It on Pinterest

Share This

Bunu Paylaş

Bu sayfayı takipçilerinle paylaş!