ERDOĞAN YILMABAŞAR
VECİHİ HÜRKUŞ’un oğlu gibi sevdiği pilot öğrencisi ERDOĞAN YILMABAŞAR; Makine Yüksek Mühendisi Bahattin Yılmabaşar ve Faika Yılmabaşar’ın ilk çocukları olarak Almanya’nın KASSEL[1] şehrinde 15.05.1936 Cuma günü doğdu.
[1] Kassel, Almanya'nın Hessen eyaletine bağlı bir şehir. Tarihi çok eskilere dayanan bir şehir olan Kassel, tarihi öneminin yanı sıra 2007 yılı sonu itibarıyla 192.121 kişilik nüfusu ve ekonomisiyle de hâlâ önemli bir şehir konumundadır. Kassel ayrıca Türklerin yerleştiği kentler arasındadır. Vikipedi


KIZ KARDEŞLERİ SUNA ve JALE YILMABAŞAR; ERDOĞAN YILMABAŞAR’I ANLATIYOR:
“Hayatta herhalde en güzel şey, hayaline, istediğine kavuşmaktır. Erdoğan Abimizin hayali, çocukluğundan beri pilot olmak, uçmaktı. Bu hedefine ulaştı, uçtu.
İzmir’de özel bir okulda okuduk. Ortaokulu Nişantaşı’nda okudu Erdoğan Abim. Babamız eğitimi ve mesleği nedeniyle uzun süre yurt dışında yaşamış. Annemiz Faika Hanım’la evlendikten sonra da Almanya’da çalışmış, abim de orada doğmuş.
10-12 yaşındayken uzun sandalyeleri yere yatırır uçak yapar, kendisi sandalyenin önüne (kabine) geçer, pilot olur, biz de hostes ve yolcu olurduk. Birlikte oyunlarımız böyleydi.
Çok iyi, çok başarılı bir kayakçıydı. Kayarken yüksekten atlamayı çok sever ve iyi becerirdi. Almanca ve Fransızcayı ana dili gibi konuşurdu. Çok iyi armonika çalardı.
Çok çalışkan ve güçlü kuvvetliydi. Pilot olmak istedi ve pilot oldu. Bu amaçla; engelleri tanımadı, Pilot olmak için evinden ayrılmaya bile karar verdi. İdeali Vecihi Hürkuş gibi bir pilot, bir tayyareci olmaktı. Onun yanına gitti ve orada kaldı. Yıllarca kendisine müşfik ve ideal bir baba olarak ilgi, sevgi gösteren, havacılığı ve pilotluğu öğrendiği, baba saydığı Vecihi Hürkuş da belki de kendisinin oğlu olmadığı için Erdoğan abimize “oğul” olarak baktı, öyle davrandı. Onlar bir baba-oğul gibiydiler. Vecihi Bey’in yanındayken karşılıklı güven içinde birlikte çok çalıştılar. O dönemde bir Amerikalı tayyarecinin ısrarları, onu Amerika’da test pilotu olarak yetiştirme teklifleri bile abimizden kabul görmedi. Hiçbir şeyden yılmadılar ve başardılar.
Vecihi Bey gibi Erdoğan abimiz de “YILMABAŞAR”dı. Mekânları cennettir ve onlar göklerde beraber uçmaya devam ediyorlardır.”
Suna Yılmabaşar-Jale Yılmabaşar (2020)


ERDOĞAN YILMABAŞAR’IN 1957 AJANDASINDAN:
30.01.1957 Çarşamba:[1]
“Bugün ilk olarak tabakanın birinin tamamladık. Hazırladığımızı numune tutarak diğerlerini hazırlayacağız. Evden hala mektup alamadım.”
1.02.1957 Cuma:
“Bugün eve telefon ettim. Babamın iyi olduğunu, bana kızgın olduğu için mektup yazmıyormuş. Annemin iyi olduğuna çok sevindim. Annemden de mektup geldi. Fotoğraf içine devam ediyoruz. Yalnız çok yoruluyorum.”
2.02.1957 Cumartesi:
“Öğle yemeğini meydanda yedikten sonra çarşıya alışverişe indim. Foto plan bizi uğraştırıyor. Ama inşallah Allah’ın izniyle muvaffak olacağız. Allah büyüktür. Hoca akşam bana gene kızdı.”
3.02.1957 Pazar:
“Saat 13,30’a kadar resim işleriyle uğraştım. Fakat beni çok yoruyor ne yapacağımı şaşırdım. Akşamüstü çarşıya inip gazete aldım. Akşama da Erciyes Sinemasına gideceğim. Münir Abi[2] bankanın reklâm uçuşunu yaptı.”
4.02.1957 Pazartesi:
“Uzun zamandan sonra neyse ölçü tespit edebildik. Bu ölçü sayesinde eksikleri tamamlayabileceğimi tahmin ediyorum.”
5.02.1957 Salı:
“Bossa Un Fabrikası[3] yanmış. Buna ait filmleri Auster uçağıyla, Fatih'le beraber uçarak çektik. Hava Yolları uçağıyla yollayacağım. Auster'in adet devir saati çalışmıyor. Münür Abi de Allah kısmet ederse Ankara yoluyla İstanbul'a gidecek.”
6.02.1957 Çarşamba:
“Dün gece, geç vakte kadar çalıştım. 3’te yattım. Türk Ekspres Bankası’na uğradım. Çukurova pullarını postacı arkadaşa verdim. Bana blok verecek. Öğle yemeğini meydanda yedik. Allah kısmet ederse Hoca, yarın Ankara'ya gidip gelecek. Resimleri bir an evvel bitirmek için uğraşıyorum.”
7.02.1957 Perşembe:
“Hoca[4], Ankara'ya yolcu götürdü. Öğleye kadar yapıştırma işiyle meşgul oldum. Öğleden sonra meydana gittim. Auster'le iki uçuş yaptım. Yeni Sabah[5], Bossa Un Fabrikasının resmini basmış. Güzel çıkmış. Allah kısmet ederse bugün erken yatıp sabah erken kalkmaya çalışacağım.”
9.02.1957 Cumartesi:
“Öğleye kadar çalıştım. Harita işleri normal. Kasım Usta'dan mektup aldım. Öğle yemeğini meydanda yedik. ANTAŞ ambarında 1954 senesinde gelmiş olarak 2 sandık sabun var. Allah kısmet ederse pazartesi günü alacağım. Akşam geç vakte kadar çalıştım.”
10.02.1957 Pazar:
“Sabah 9,30’da meydana gidip Auster ve Domini uçakları ile uçtum. Auster uçağını ilaçlama şirketi aldı. PAR uçağı[6] ile meşgul olduk. Saat 13,30’da uçak hazır bir hale geldi. Vaziyeti güzel. PAR ile üç sefer halk uçuşu yaptım. Allah’ın izniyle işler yoluna girmek üzere. İlaçlama pilotu Muammer, kalkışta Auster'in pervane uçlarını sakatladı.”
11.02.1957 Pazartesi:
“Perran Abla[7] bugün gelmedi. Puro sabun sandığını ANTAŞ ambarından aldım. Meydandaki arkadaşlara dağıtmaya başladık. Saat 17,00 sıralarında Münür Abi, İstanbul'dan hanımıyla birlikte geldi. Lüzumlu olan malzemeyi getirmiş. Fotoğraf işi yine sarpa sardı bizi yoruyor.”
12.02.1957 Salı:
“Bugün hava yağışlı, çarşıya çıkıp alışveriş yaptım. Ev için lüzumlu olan malzemeyi aldım. Öğleden sonra Aksaray Sinemasına gittim. Film güzeldi. 16,30'da eve geldiğimde Perran Abla'yı evde buldum. Akşam yemeğine kalmadılar. Saat 23’te yatmaya geldiler. Allah nasip ederse sabaha kadar çalışacağım.”
13.02.1957 Çarşamba:
“Sabah saat 5'e kadar baskı işiyle uğraştım. Renkler çok güzel oluyor. Işığın büyük tesiri oluyor. Allah’ın izniyle bazı ölçüleri elde ettiğimi tahmin ediyorum. Öğle yemeğini meydanda yedik. İstanbul'a telefon ettim. Konuşmak mümkün olmadı. Akşama Perran Abla gelecek diye birçok malzeme alıp hazırladım. Yemeğe Fethi Bey'in[8] dayısına gittiler. Saat 23'te Hoca'yla birlikte geldiler.”
14.02.1957 Perşembe:
“Perran Abla ve Fethi Bey hususi arabalarıyla Diyarbakır'a hareket ettiler. Fotoğraflar için 60 litrelik banyo hazırladım. Meydana geç kaldığım için yemek bulamadım. Muzaffer Bey'e benzin verildi. Belediye'den ancak yarım kilo hiposülfit temin edebildim. Karaborsadan almak zorunda kalacağım. Allah kısmet ederse yarın 13,30’da Kâzım Bey haritaları görmeye gelecek. Ayın 23'üne kadar birini teslim etmek lazım.”
15.02.1957 Cuma:
“Sabah 4,30'da yattığım için saat 12,30'da uyandım. Odayı temizledik. Uzun zaman beklediğimiz halde gelmedi. Bugünden itibaren fotoğraf baskı işini Fatih'le birlikte yapacağız. İlk olarak Yedi nolu filmden başladık. Bugün evden dışarı çıkmadım. İşlerle meşgul oldum. Allah’ın izniyle bir an evvel bitirmeye çalışacağız.”
16.02.1957 Cumartesi:
“Sabahleyin resimleri görmek için Kâzım Bey geldi. Resimlerin rengini biraz açık buldu. Muhakkak cam ve çerçeve isterim dedi. Pazartesi günü kararlarını öğreneceğiz. Kâzım Bey gittikten sonra ben de Hoca ile birlikte çarşıya indim. Flaight mecmuası aldım. Yarın yapılacak olan maçın[9] havadan alınacak fotoğrafı için Milliyet'le anlaştım. Yeni Sabah, İstanbul'a ait resim istedi.”
17.02.1957 Pazar:
“Saat 10.00'da kalktım. Kahvaltıdan sonra hep birlikte meydana gittik. İlk olarak aküsü şarj olması için ALİ[10] ile bir uçuş yaptım. Öğleden sonra PAR ile üç kişi uçurdum. Türkiye-Amerika arasında yapılan maçın fotoğrafını almak için PAR ile hareket ettiğimde motoru arıza gösterdi. Bunun üzerine HAD[11] ile resim aldık ve hava yolları uçağıyla İstanbul'a yolladım. Bugünkü uçuşlarım Allah’ın izniyle iyi oldu.”
20.02.1957 Çarşamba:
“Eksik olan fotoğrafları çekmek için öğleyin 2.000 metre irtifada 30 dakika uçtuk. Fakat yine eksiklerimiz var. Annemden mektup geldi. Foto plan yüzünden moralim çok bozuk.”
21.02.1957 Perşembe:
“Sabah 10'da kalkarak çarşıya indim. Fotoğraf kâğıdı için Tevzi Müdürlüğüne uğradım. İnşallah kâğıt verirler. Öğleye yakın Emniyet Müdürlüğüne ziyarete gittim. 4 paket kâğıt temin etmeye çalışacaklar. Meydana geldiğimde, Hoca yoktu. Yalnız yemek yedim. Orta mektep talebeleri uçağı görmeye gelmişlerdi. Saat 2'de eve dönerek işime başladım. Allah’ın izniyle muvaffak olacağız.”
22.02.1957 Cuma:
“Saat 10'da Ticaret Mahkemesi'ne giderek ifademi verdim. Ticaret Odası bu sefer kağıtların Esnaf Derneği'nde dağıtılacağını söyledi. İnşallah alırız. Saçlarımı kestirdikten sonra meydana gelip Hoca ile yemek yedim. Saat 14,30'da eve gelip işe başladık. Münür Abi İstanbul'dan telefon etti.”
23.02.1957 Cumartesi:
“Sabah erkenden çalışmaya başladık. Öğle yemeği için meydana geldik. Resimlerden iyi netice alabilmek için şehrin merkezini esas alarak mikyas üzerine basmaya ve diğerlerinin ölçülerini de ona göre ayarlamaya karar verdik. Akşam geç vakte kadar uğraştık. Bu işlerden anlayanlar bile bu fotoğrafı yapamazsınız diyorlar. Allah’ın izniyle muvaffak olacağız.”
24.02.1957 Pazar:
“Bugün hava iyi değil kapalı. Uçakları dışarı çıkarttık. Yalnız PAR ile 3 çıkış yaparak 50 dakikalık bir uçuş yaptım. Uçuştan geldikten sonra lastik fazla hararetten patlamış. Yaptığımız kontrolde fren kablosu tutukluk yaptığından fren balatalarını sıkarak kampananın ısınmasına sebep olmuş ve lastiği yakarak patlamasına sebep olmuş. Allah’ın izniyle kazasız atlattık.”
25.02.1957 Pazartesi:
“Sabah Hoca ile birlikte çarşıya indik. Ben yemek yiyip gömleklerimi kolacıdan alıp eve döndüm. Saat 15,15’te Fethi Bey beni eve çağırarak uçmak isteyen birisinin bulunduğunu söyledi. On dakikada meydana gittim. ALİ uçağı ile 10 dakika şehir ve baraj üzerinde gezdirdim. 50 lira aldık. Fotoğraf işi Allah’ın izniyle yolunda. Yalnız elektrik normal değil.”
26.02.1957 Salı:
“Dün akşam yarıma kadar çalıştık. Fakat yine yanlışlıklarımız olmuş. Öğleye kadar evde çalıştık. Öğle yemeğini meydanda yedik. PAR'ın fren telini sökmekten vaz geçtiler. Çünkü tel başka zaman lazım olabilir. Saat 14,30’da eve gelip tekrar çalışmaya başladık. Öğleden sonra hava açıldı. Yarın iyi olacağını tahmin ederim.”
27.02.1957 Çarşamba:
“Sabahleyin uyandığımda Hoca'yı hasta bir vaziyette buldum. Fethi Bey'i çağırarak hemen bir iğneci buldurarak 800.000 ünitelik penisilin yaptırdım. Allah’ın izniyle şimdi vaziyeti düzeldi. Öğle yemeğini meydanda yedim. Türk Ekspres Bank’a giderek müdürle görüştüm. İnşallah Allah’ın izniyle bu işi bitireceğiz. Akşamüstü Münür Abi TC-HAD ile İstanbul'dan geldi.”
28.02.1957 Perşembe:
“Bugünden itibaren Adana fabrikalarının fotoğraflarını çekmeye başlamak için Milli Mensucat Fabrikası ile anlaştım. 500 lira ücretle fabrikanın resmini çekeceğim. 200 lira peşin aldım. Birkaç gün sonra da Mersin, Tarsus'a gidip fabrikalarla anlaşıp resimlerini çekeceğim.”
1.03.1957 Cuma:
“Sabah meydana gelip Turan Bey'den uçakların normal olduğuna dair kâğıt istedim. Güney Sanayi Fabrikası sahibiyle görüştüm. Fabrikasının resimlerinin çekilmesini istedi. Çukobirlik ile görüştüm. Bir teklif mektubu ile müracaatımızı rica ettiler. PAKTAŞ Fabrikasına gittim. Uzun zaman müdürü bekledikten sonra görüştüm. Fabrikanın bacaları geldikten sonra çekeceğiz. Hoca bütün eksikleri tamamladı. Saat 17'de taksiyle Münür'le birlikte Ankara'ya hareket ettiler.”
2.03.1957 Cumartesi:
“Toroslar Fabrikasına gittim. Tesisatları daha tamamlanmadığından sonra çektireceklermiş öğle yemeğini dışarıda yedikten sonra meydana işlerin başına gittim. Hava yağmurluydu. Çocuklar HAD ve PER le meşgul oldular. Hoca’dan daha haber yok.”
3.03.1957 Pazar:
“10’da meydana gittiğimde uçaklar hazır halde idiler. HAD sol motor pompası değiştirildiği için 10 dakikalık tecrübe uçuşunda normal buldum. Öğleye yakın dört kişiyi uçurup kırk lira aldım. Öğleyin bir an güneşi iyi bulmamdan dolayı Fatih’le birlikte Milli Mensucat’ın resmini aldık. PAR’ın frenleri normal olmadığından pisten dışarı çıktı. Allah’ın izniyle bir şey olmadı. Frenleri Hoca Ankara’dan gelir gelmez ayarlayacağız. Havanın bozuk olmasından dolayı Hava Yolları gelmedi. Saat 15 ile 16 arasında sağanak halinde yağmur ve dolu yağdı. PAR’ın temizliği ile meşgul olduk.”
4.03.1957 Pazartesi:
“Sabah erkenden gene fabrikaları dolaşmaya başladım. Fakat bir şey çıkarmam mümkün olmadı. Esnaf derneklerine uğrayarak başkanlarıyla tanıştım. Şimdilik için birkaç paket kâğıt verdiler. Fotoğraf için lüzumlu olan cam bilyeleri aldım. Ankara’yla konuştum. Hoca işi alamamış İspanyollar almış. Hadiye Anne[12] İstanbul’dan telefon etti. Para istiyormuş. Milli Mensucat fabrikasın resmini yıkattım. Netice iyi. 20 adet 18X25 kâğıt bastım saat 3,30’da yattım.”
5.03.1957 Salı:
“Sabahleyin meydana gittim. İşlerle meşgul oldum. PAR ın karbüratör hararetiyle meşgul oldum. Derece kısmından kısa devre yapmış. Normal çalışmaya başladı. Vakum borusunu değiştirdim. Zaman saati, saatçiye gidilip temizlenmesi icap ediyor. Öğleden sonra Milli Mensucata gidip resimleri verdim, çok beğendiler. Paranın tamamını aldım. Ayriyeten elli liralık pul aldım. Tekrar meydana geldim. Hoca ve Münür Bey saat 10’da geldiler Uçak eksiği olduğu için ilaçlama işini alamamışlar.”
6.03.1957 Çarşamba:
“Saat 9.30’da meydan civarında bulduğum bir otobüsle aktarma yapmak şartıyla Mersin’e geldim. Hava çok güzel. Bir payton tutarak fabrikaları gezdim. Hiçbirinde iş çıkmadı. Limanı yapan Hollanda firması müdürü ile görüştüm. Limanın inşaatına ait olmak üzere muhtelif zamanlarda resim çektirecekler. Umum müdürleri gelir gelmez bize malumat verecekler. Öğle yemeğini Mersin’de yedikten sonra Tarsus’a geldim. Çukurova fabrikasıyla görüştüm. Umum müdür olmadığı için netice alamadım. Saat 14.30’da Adana’ya döndüm.”
7.03.1957 Perşembe:
“Sabahleyin Çukobirlik’e gittim. Fotoğraf işini idare heyeti kabul etmiş. Fabrikaların etrafı temizlenebilmesi için onbeş gün sonra faaliyete geçmemi söylediler. Tarsus’u telefonla aradım. Şükrü Bey’i bulamadım. Hoca, İstanbul’a gitmek için hazırlandı. Fakat yolcu bulamadıkları için gidemediler. Fatihle birlikte Güney Sanayi’nin fotoğraflarını çektik. PAR’ın frenleri normal değil. Boost çalışmıyor. Takilis hatası olsa gerek. Resimleri yapmak için saat 3’e kadar çalıştım. Netice iyi.”
8.03.1957 Cuma:
“Çektiğim resimleri fabrika idaresi çok beğendi geri kalan parayı aldım. Fabrika sahibi de bir gün meydana gelip uçmak istiyor. Teklif mektubunu Çukobirlik kabul etmiş. Yakında resimleri çekeceğiz.”
13.03.1957 Çarşamba:
“Saat 9.30’da meydana gelerek uçakları hazırlama işiyle meşgul olduk. PAR’ın Boost ve karbüratör hararet saati çalışmıyor. Arızayı bulamadım. Yolcu bulamadığımız için HAD’la gitmekten vaz geçtim. Fakat hava müsait olmadığından PAR’la da gidemedim. İnşallah yarın hava iyi olursa gideceğiz. Meydanda THK[13] tarafında Planör müsabakası yapıldı. Osman’ı bugün uçurdum.”
14.03.1957 Perşembe:
“Sabahleyin HAD uçağını hazırlayıp ikmalini yaptık. Münür Abi yolcu bulmak için uğraştı fakat bulamadı. Fakat kalkmasına yakın, iki kişi meydana geldi. Hayatımda ilk olarak Yolcu taşıyordum. Allah’ın izniyle iki saat onyedi dakikada Ankara’ya geldik. 25 km yan rüzgâr olmasına rağmen güzel bir iniş yaptım. Allah’ın izniyle iyi bir nakliye pilotu olacağım. THK Havacılık Kulübüne geldiğimde. Münür Abinin ve benim THY alınacağımızı söylediler.”
15.03.1957 Cuma:
“Sabah erkenden Ahmet Salih Bey’i ziyaret ettim. İşlerimize çok alaka gösterdi. Hoca’nın resmen Başvekâlete[14] müracaat etmesini söyledi. Mili Savunma Vekâlet’ine uğrayarak Fahri Paşa’yı gördüm Hava Kuvvetleri’nde kurs görmeme ve uçmama imkân yok. Yalnız ayda beş saat uçuş veriyorlar. Allah büyük. İller Bankası’nı ziyaret ettim. 6 kişilik komisyonla yaptığım temasta bir netice elde edemedim. Ancak makineyi biz alırsak iş yapabileceğimizi söylediler. Münür Abi İstanbul’a hareket etti. Akşam Hoca’yla telefonda görüştüm. Belediyeden protesto almış.”
16.03.1957 Cumartesi:
“Dahiliye Vekâlet’ine[15] giderek tabanca işini halletmeye çalıştım. Emniyet Umum Müdürlüğü inşallah halledecek. Mili Savunma Vekâlet’ine gittimse de bir netice alamadım. Hava Kuvvetleri’nden bir şey elde edemedim. Basın Yayın Umum Müdürlüğü havadan fotoğraf işiyle hiç meşgul olmadı. Ziraat Bankası Umum Müdürü’nü buladım Öğleden sonra Havacılık Kulübüne uğrayıp arkadaşları gördüm. Renkli Sinemaya gittim. Erkenden de yattım.”
17.03.1957 Pazar:
“Sabah 8.45 otobüsüyle Esenboğa hava alanına gittim. Otobüste ilaçlama pilotlarından Ali’ye rastladım. İlaçlamadan ayrılarak şirketi müşkül vaziyete sokuyorlarmış. Meydandan Borazan Abi ile Hoca’ya bir mektup yazdım. Urfa’da bulunan bir hastayı almak için THY’den uçak istemişler. Fakat ellerinde imkân olmadığı için bana söylediler. Ben de Hoca’ya telefon ve telsiz vasıtasıyla bildirdim. İnşallah bu iş olur. Allah bizim yardımcımızdır.” [16]


1956 HAYAT MECMUASI
FOTOĞRAF: ERDOĞAN YILMABAŞAR
“MİMAR SİNAN’IN MUHTEŞEM ESERİ SÜLEYMANİYEYE HAVADAN BİR BAKIŞ”
İstanbul’un manzarasına milli çehremizin en belirli vasıflarını ölmez eserleriyle mühür mühür bulan Mimarbaşı Sinan “Ser mimaran-ı Hassa” ünvaniyle anılır ve Saraya bağlı mimarlar ocağının başında bulunurdu. Yaptığı ve yaptırdığı ölümsüz eserler insan havsalasının ve ömrünün alamayacağı kadar bereketli olan bu dâhi sanatkâr İstanbul’u Selâtin camileri, vezir camileri medreseler, mescitler, imaretler, türbeler kervansaraylar, darüşşifalar mektepler ve hamamlarla donatmış, 42 de saray yapmıştı.
Fakat şüphesiz ki onun en büyük, en muazzam eseri, tarihe “Muhteşem” ünvaniyle geçen büyük hükümdar Kanuni Sultan Süleyman’ın şanına yaptığı Süleymaniye idi.
1550’de başlayıp, inanılmaz bir süratle 1557’de bitirdiği bu ulu mabet, etrafını kuşatan medreseleri, tabhane, imaret, bimerhane, darüşşifa, darüttıp gibi zarif binaları, Sultan Süleyman türbesi gibi muhteşem hükümdârın adına lâyık vakur yapıları ile, dünyanın en güzel, en ulu dinî âbidelerinin başında yer almaya hak kazanmıştır.
Süleymaniye camii iki kısımdan mürekkeptir. Biri şadırvan tarafı ki 24 sütun üzerinde yükselir, 28 küçük kubbeli ve üstü açık lâtif bir çerçevedir. Sütunlardan onu beyaz mermer, 12’si pembe granit, ikisi de somakidendir. Gök kubbeye birer elif gibi çekilen on şerefeli dört zarif minare, bu taraftadır ve denizden harikulade güzel görünür. Cami kısmında, gökten sarkıtılmış bir kandil gibi duran kubbe, mihrap, minber, velhasıl Süleymaniye’yi Süleymaniye yapan unsurlar asalet sadelik ve ihtişam ifade eden bir üslûbun ölümsüz ifadeleridir.
Süleymaniye külliyesini hususiyetleri ve azameti ile tespit eden yukarıdaki tablo tayyareden alınmıştır ve Sinan’ın ölmez eserini bütün canlılığı ile göstermektedir. Süleymaniye, İstanbul’un bünyesine öyle bir yerleşmiştir ki, bugün artık Süleymaniye’siz bir İstanbul tasavvur etmek mümkün değildir.


2.05.1957 Perşembe (Şeker Bayramı ikinci günü)
“Kazanın Vukuu:[1]
2 Mayıs 1957 tarihinde, Hürkuş Hava Yollarına ait DE HAVILLAND 89-A modeli TC-NUR uçağı mahalli saatle 09,30’da Adana Sivil Hava Meydanı 23 pistinden kalkış yaparken rule kaçırmış ve pistten çıkarak uçuş pistinin sağ tarafında uzanan su kanalının toprak yığınlarına çarpmıştır. Uçakta bulunan dokuz kişiden iki yolcu derhal, pilot ve dört yolcu aldığı şok yaralarla hastanede ölmüş iki yolcu ağır, bir yolcu hafif yaralanmış ve uçak çarptıktan sonra ateş almış ve tamamiyle yanmıştır…”
[1] 2 Mayıs 1957 tarihinde Adana Sivil Hava Meydanındaki Uçak kazası hakkında TAHKİKAT RAPORU (Tanzim Tarihi: 20 Mayıs 1957-Ankara)



Vecihi Hürkuş’un Yazdıkları:
“Çok acı bir gün, şeker değil Kurban Bayramı!
Geceden gördüğü rüya: bir pir yanına geliyor ve (Senin ölümün yakın diyor).
Sabah neş’eli bir uçuş, ikinci uçuşa gidiş, piste dönüş ve hareket.
Nasıl ve neden? Anlamak imkânsız. Uçak sağa kaçıyor, pistten çıkıyor. Bir sevki tabii! Elde olmayan bir kuvvet! Çayırda koşuyor, koşuyor ve henüz kalktığı an, su kanalının tümseklerine çarpıyor ve uçak yanıyor. Korkunç bir felaket. Ne? Hiçbir şey yok.
Ulu Tanrı böyle yazmış. Olacağın olması için sade basiretin bağlanması kâfi.
Hisler sönüyor, acılar duyulmuyor, sade emri Hak anı bekleniyor.
İşte pirin rüyada dediği yakınlık anına intizar!” (VECİHİ HÜRKUŞ)
3.05.1957 Cuma:
“Koma devamda” (VECİHİ HÜRKUŞ)
4.05.1957 Cumartesi:
“Koma devam halinde” (VECİHİ HÜRKUŞ)
5.06.1957 Pazar:
“Koma devam halinde” (VECİHİ HÜRKUŞ)
6.05.1957 Pazartesi:
“Koma devam halinde. Bütün gün sade sık bir teneffüs. Ne hareket ne mecal!!!
Akşam, gecenin zulmeti genç bir hayata kapkara bir örtü oldu.
Saat 21,50. Nabız ve nefes durdu. Erdoğan, tuvana[1] bir genç, normalden üstün bir zekâ sahibi arslan gibi bir Tayyareci. Pir’in dediği anı buldu.
Etrafındaki yakınları ağlarken o Ulu Tanrı’nın yolunda tam huzur ve mutlak sükûnet halinde kaldı.
ULU TANRI YAVRUMUZUN MEKÂNINI CENNET EYLE. AMİN. (VECİHİ HÜRKUŞ)
[1] Tüvânâ: Güçlü-kuvvetli (Farsça)
“Vecihi Hürkuş, 2 Mayıs 1957 günü, Bursa’da Hürkuş Hava Yollarına ait bir uçağı onarıyordu. Kaza haberini alınca hemen uçarak Adana’ya hastaneye geldi. Erdoğan komadaydı. Yapılabilecekleri doktorlar yapıyor ancak Erdoğan, komadan çıkamıyordu. Kendisine “Hoca’m, Babam” diyen, oğlu gibi sevdiği Erdoğan için ne yapabilirdi?
“Belki?” dedi. Bir umutla Adana Sivil Hava Meydanına gitti. Aceleyle ve umutla uçağına atladı. Hastanenin üzerine geldi. Çok alçaktan turlar attı hastane üzerinde. Çaresizlikten doğan umutla; “Belki” diyordu. “Belki uçağın sesi ona ulaşır. Belki derin komadan kurtulabilir.” Defalarca turlar attı. Ne yazık ki çare olamadı…”


Kardeşi Jale Yılmabaşar, Erdoğan’ı ve Vecihi Hürkuş’u anlatıyor.
[1] Erdoğan Yılmabaşar, Hoca’sı Vecihi Hürkuş’a öykünerek, onun gibi Ece Ajandası alarak günlük notlar tutmuştur. Erdoğan Yılmabaşar’ın bu defterdeki notları 30 Ocak 1957-17.03.1957 tarihlerini kapsamaktadır. 2-6 Mayıs günlerinde; Erdoğan Yılmabaşar’ın ajandası Hoca’sı Vecihi Hürkuş tarafından yazılmıştır.
[2] Hürkuş Hava Yolları Pilotlarından Münir Yurtseven
[3] Adana
[4] Hoca: Vecihi Hürkuş
[5] Yeni Sabah Gazetesi
[6] TC-PAR (HHY)
[7] Perran Hürkuş (Ülgen) Vecihi Hürkuş’un en küçük kızı.
[8] Fethi Ülgen; Vecihi Hürkuş’un damadı. Perran Hanımın eşi.
[9] 7 Şubat 1957 tarihinde Türkiye Ordu Milli Takımı ile Amerikan Ordu Milli Takımları arasında yapılan futbol maçı; Türkiye: 19, Amerika: 0 sonuçlanmıştır. Bu maçta Erdoğan Yılmabaşar tarafından uçaktan çekilen fotoğraflar Milliyet Gazetesinde yayınlanmıştır.
[10] TC-ALİ (HHY)
[11] TC-HAD (HHY)
[12] Hadiye Hürkuş; Vecihi Hürkuş’un eşi.
[13] THK: Türk Hava Kurumu
[14] Başvekâlet: Başbakanlık.
[15] Dahiliye Vekâleti: İçişleri Bakanlığı.
[16] Erdoğan Yılmabaşar’ın ajandasına yazdıkları burada sona eriyor. Vecihi Bey kaza haberini aldığında Bursa’da motor tamiriyle meşguldür. Derhal Adana’ya uçar. 2 Mayıstan itibaren Erdoğan’ın defterine yazmaya başlar…
* Erdoğan Yılmabaşar’ın cenazesi İstanbul Teşvikiye Camisinden kaldırılarak Feriköy mezarlığında toprağa verilmiştir.
Bunu Paylaş
Bu sayfayı takipçilerinle paylaş!