“Babam uçsaydı şimdi, bu uçakla akrobasi yapmadan asla inmezdi”.
Tarih, 29 Ağustos 2013, yer Ankara. Bu sabah HÜRKÜŞ uçağı ilk uçuşunu yapacak. Uzun zamandır beklenen gün, kollanan zaman sabah 07,30. Bir gün önce belirlenmiş her şey tamam. Konuklar, görevliler, fonksiyonlar farklı ama herkeste yüksek heyecan ve gurur var.
Kulede açıyla 360 derece bütün gözler tanık olmak bellek kaydı için hazır. TC-VCH pist başına geldi. Bir süredir HÜRKUŞ ve kılavuz uçak pilotlarıyla kumanda merkezinin konuşmalarını dinliyoruz. Evet hareket etti, ağırdan başladı, koştu koştu ve havalandı. Güvenli, sade tam kontrollü bir uçuş. Kalp atışlarımızdan uçağı duyamıyoruz neredeyse. Telsiz konuşmalarının dışında ses yok.
Gönül Hürkuş Şarman, Vecihi Hürkuş’un büyük kızı ve babasıyla en çok birlikte yaşamış çocuğu. Kulede en önde ve gözleri HÜRKUŞ’a kilitli. Planlanan uçuş başarıyla tamamlanıyordu. İnişe geçmişti HÜRKUŞ. Birden Gönül Hürkuş’un ağzından şu serzeniş döküldü: “Babam uçsaydı şimdi, bu uçakla akrobasi yapmadan asla inmezdi”.
En iyi o biliyordu babasını, Yeşilköy Tayyare Okulu’nda henüz brövesini almadan, rasıt kursu öğrencilerinin eğitimlerinde, onun uçak kullanması alışılan bir durumdu. Öyle ki eğitim saatlerinin dışında neredeyse kendisine tahsis edilen Fokker tipi bir uçakla akrobasi çalışmaları yapıyordu. Arkadaşı Hayrettin Bey ile çalışmalarda oldukça çekişiyorlardı. Türkiye’de ilk lupingi o yapmıştı. Osmanlı Türkçesiyle adına da “taklak” diyorlardı.
Vecihi, her uçakla her koşulda akrobasi yapmaktan zevk alırken güvenliği sürekli kontrol ederdi. “Kontrol iyidir” baş sözlerindendi. Bir Vecihi geldi göklerde yaşamaya devam ediyor. Onu göklerde yaşatanlar eminim sık sık onunla buluşuyorlardır. Kendisini “Vecihi gibi hissetmek” güven ve gurur veriyor mutlaka, ama yetenek, çalışmak, öğrenmek, uygulamak yine çalışmak sebatla, Vecihi olmak için azimle, aşkla çalışmak…
Ne mutlu ki Türkiye’de kendini Vecihi gibi hisseden bunu paylaşan pek çok kişi var. Denizde, karada ve havada. Çok güzel. Ama aslında kişinin kendini Vecihi gibi hissetmesinde de önemli olan; “Başkalarının sizi Vecihi gibi” hissedebilmesi.
Göklerimizde yıldızlar kadar çok pilotumuz yok elbette ama bizim büyük yıldızlarımız var, aydınlıkta da parlayan. Ve giderek en parlak yıldızlarla boy ölçüşen. Bizim dediğime bakmayın. Onlar dünya yıldızları ve artık sadece uçuş, gösteri süresince göklerde kalmıyorlar. Onlar göklerden gönüllere ulaşan yolu açan, onlara ulaşan, orada taht kuran yıldızlar.
Semin Öztürk’ü de bilirsiniz, Ali İsmet Öztürk’ü de. Semin, “Ali İsmetin kızı” diye anlatılırdı. Artık Ali İsmet de “Semin’in Babası” diye anlatılıyor.
“Bütün Yıldızlar Senin Olsun Semin”
15-16 Eylül Sivrihisar Havacılık Günleri içinde Semin Öztürk’ün ve Ali İsmet Öztürk’ün cumartesi ve pazar günü uçuşları, gösterileri var. Akrobaside ben Semin’e daha büyük şans veriyorum. Çünkü; “Onun, babası da akrobasi pilotu”.
Vecihi Hürkuş’u anlayan ve değer veren her akrobat, göklerde onunla buluşur. Ondan güç alır, gurur duyar ve onunla uçar. 30.000 saatin üzerinde uçuş yapan ve bu uçuşları da, 102 tip uçakla yapan birisiyle uçmanın ne demek olduğunu öğrenmek, sayısız yıldızı kucaklamak demektir.
Ortak değerlerimiz varsa, ona sahip çıkmalı, verdiğimiz değeri onun için çalışarak, göstermeliyiz.
2018 Sivrihisar Havacılık Gösterilerinde Semin Öztürk, Vecihi Hürkuş’un anısına bir uçuş yaparsa, bir akrobasi yaparsa; gösterisini Vecihi Hürkuş’a ve geçmişteki tüm havacılara, pilotlara adamış olur. Ve bu ona çok yakışır. Bu fikrin heyecanı ile diyorum ki; sen onu an, “Bütün Yıldızlar Senin Olsun Semin”.
Bir dileğim daha var. Yer ile gök kavuşmalı. Ne dersiniz? Gökte Ali İsmet’ler, Semin’ler uçarken yerde de onları bir Vecihi uçağı beklesin. VECİHİ K-VI olur, VECİHİ XIV olur, VECİHİ XV, XVI olur. Prototip olur, modeli olur, uçanı olur.
Belki yarın ya da 2019’dan da yakın.
Bahadır Gürer
TVHMD
Bunu Paylaş
Bu sayfayı takipçilerinle paylaş!